
Levant, genellikle Avrupa haritalarında Doğu Akdeniz kıyı şeridiyle ilişkilendirilir, ancak "Osmanlı Posta Tarihi" araştırmalarına göre, 19. Yüzyıl itibarıyla Levant, Osmanlı İmparatorluğu'nun Balkanlar, Karadeniz ve Ege topraklarındaki yabancı ülkelerin posta idarelerinin faaliyet gösterdiği daha geniş bir coğrafyayı kapsar. Levant'a ait pullar ve postadan geçmiş mektuplar, Osmanlı posta tarihinin önemli bir parçasını oluşturur.
Osmanlı İmparatorluğu, ticaret yollarının önemli bir kavşağıydı, ancak bu yollar Avrupa güçleri tarafından kontrol edildiği için iletişim ve posta taşımacılığı sınırlıydı. İmparatorluk içinde Arap alfabesinin yaygın kullanımı, Avrupa ile iletişimi zorlaştırırken, farklı etnik ve dini grupların bulunması iletişim ve posta hizmetlerini karmaşık hale getiriyordu.
Osmanlı kıyıları boyunca seyreden yabancı gemiler, taşımacılık faaliyetlerine ek olarak posta taşımacılığından kar elde etme fırsatı buldu. Fransız, Avusturyalı ve Rus denizcilik şirketleri bu fırsatı değerlendiren öncüler arasında yer aldı. Osmanlı topraklarındaki postanelerden posta çantaları taşırken, özel posta hizmetleri de sunmaktan geri kalmadılar.
İlk başlarda sadece konsolosluk işleri için resmi yazışmalara hizmet veren bu yabancı posta hizmetleri, zaman içinde yerel ve uluslararası ikamet eden bireyler ve kuruluşlar için genişledi.
Osmanlı İmparatorluğu'nun Batılı ülkelere tanıdığı ticari, adli ve idari haklar, özellikle İstanbul, İzmir, Edirne, İskenderun, Çanakkale, Mersin, Trabzon, Samsun, Bağdat, Basra, Kudüs, Selanik, Beyrut, Midilli ve Yafa gibi önemli şehirlerde yabancı posta hizmetlerinin gelişmesine neden oldu. İstanbul'un sunduğu çeşitlilik ve imkanlar sayesinde, Haliç'te yaşayan yabancılar, kendi ülkelerinin posta hizmetleri ile Osmanlı'daki posta hizmetleri arasında tercih yapmak durumunda kaldılar, çünkü her iki hizmet de son derece etkiliydi.
Osmanlı İmparatorluğu'nun kendi milletlerarası posta hizmetleri yanı sıra, Fransa, Almanya, Rusya, Avusturya, İtalya ve İngiltere gibi ülkelerin benzer hizmetleri sunmaktaydı. Ancak yabancılar, kendi ülkelerinin posta hizmetlerine güven duydukları için genellikle onları tercih ediyorlardı. Galata'da Necati Bey ve Verwoda (şu anda Bankalar) Caddeleri gibi yerlerde, yabancı postanelerin gösterişli binaları ve İmparatorluğun başlıca liman ve ticaret merkezlerindeki şubeleri ve acenteleri aracılığıyla tüm posta hizmetleri karşılanır hale geldi.
Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde posta teşkilatını kuran ilk devlet Avusturya oldu. 1718, 1746 ve 1791 yıllarında imzalanan üç antlaşma ile Avusturya ve Osmanlı devletleri arasında posta faaliyetlerine, posta seferlerinin sıklığına ve diplomatik kuryelerin korunmasına dair düzenlemeler getirildi.[1] Bu anlaşmalar, yabancı devletlerin Osmanlı topraklarında posta şubeleri açmalarına izin vermedi, ancak Osmanlı Posta İdaresi'nin ihtiyaçlarını karşılayamadığı bir dönemde yabancı devletlerin postanelerinin açılmasına yol açtı.
Osmanlı Posta Teşkilatı’nın 1882 yılındaki fiyat düzenlemelerine kadar yabancı postaların ücretlendirmeleri daha uygun ve cazipti. Osmanlı Postası bir mektubun ücretini 15 gram ve katlarından hesaplarken, yabancı posta teşkilatları 20 grama kadar olan bir mektuptan bir kuruş alarak her 20 gramda birer kuruş ekliyordu. Yabancı postaların taşıma ücretleri ise daha düşüktü, ve de üstelik, yabancı posta birlikleri, Agâh Efendi’nin 1861 yılında Osmanlı Posta Teşkilatı’nın işlevselliğini arttırmak için dile getirdiği önerilerinden biri olan tüm mesafeler için sabit ücret politikasını da uygulamaktaydı. Bu sebeplerle, uzun yıllar boyunca yabancı posta servisleri Osmanlı Postası’na kıyasla daha ekonomik ve cazip bir konumda kaldı.
Yabancı posta idarelerinin tercih edilme nedenleri arasında deniz yoluyla yapılan posta taşımacılığı, Osmanlı İmparatorluğu'nda posta kullanımının gayr-i müslim tebaa arasında daha yaygın olması ve yabancı idarelerin fiyat politikalarının etkili olması yer almaktaydı.
Osmanlı İdaresi, kendi posta teşkilatını 1840 yılında kurduktan sonra yabancı posta hizmetlerini sonlandırmayı planlamıştı. Ancak bu tasarruf sonrasında ortaya çıkacak posta dağıtım hizmeti eksikliğinin Osmanlı Posta İdaresi tarafından doldurulamayacağı anlaşıldığı için bu alanda somut bir adım atılmadı.
Yine de bu hedefi sürdürerek 1864 yılında elçiliklere yazılar gönderilerek Osmanlı'nın posta idaresini yeniden düzenlediği ve kendi postahanelerini kapatmalarını talep etti. Rusya dışında hiçbir elçilik bu talebi yerine getirmedi ve faaliyetlerini sürdürdü. 1874 yılında da aynı şey yaşandı ve yabancı teşkilatlar postacılık faaliyetlerine son vermediler.[2]
Deniz yoluyla icra edilen postacılık, kara yoluyla kıyaslandığında daha hızlı olduğu için özellikle liman kentlerindeki tüccarlar tarafından tercih edildi.[3] Bu nedenle birçok yabancı posta işletmesi Osmanlı İmparatorluğu'nun liman şehirlerinde teşkilatlandı.
Yabancı posta teşkilatlarının yoğun faaliyetleri ve birçok devletin posta teşkilatlarının imparatorluk merkezlerinde bulunması göz önüne alındığında, Osmanlı posta idaresinin gelirlerinden her yıl yarım milyon sterlinin üzerinde ciddi bir gelir kaybı yaşanıyordu.
1900'lerin başına gelindiğinde, Osmanlı Hükümeti, yabancı posta teşkilatlarına karşı sıkı denetim politikaları uygulamaya başladı. Özellikle posta örgütleri üzerinden muhalif yayınların Osmanlı topraklarına sokulması nedeniyle bu postahanelere zaman zaman casuslar gönderildi ve bazen posta çantalarına el konularak yabancıların Osmanlı'daki posta dağıtım hizmetlerine müdahale edildi. Ancak artan tepkiler üzerine bu uygulamalardan vazgeçildi.[4]
Yabancı posta hizmetlerine rekabet edebilmek için Osmanlı İdaresi, posta dağıtım ücretlerinde indirimlere gitti ve I. Dünya Savaşı sırasında yabancı posta teşkilatlarına karşı radikal önlemler aldı. 1 Ekim 1914 tarihinde çıkarılan "İmtiyazat-ı Ecnebiyyenin Lağvı" kanunuyla Osmanlı İdaresi'nin bulunduğu şehirlerdeki yabancı posta örgütleri kapatıldı.[5] Ancak savaşın Osmanlı Devleti'nin aleyhinde sonuçlanması nedeniyle savaştan sonra bu hizmetler kısa bir süre yeniden açıldı ve 1923 Lozan Antlaşması ile tamamen sona eren kapitülasyonlarla birlikte tamamen kapatıldı.
Dokuz ülke, ticaret fırsatları karşılığında çeşitli toprak dışı haklar için Osmanlı İmparatorluğu ile "kapitülasyonlar" müzakere etti. Posta hizmetleri söz konusu olduğunda, bu ülkelerin amaçları ülke içindeki ticari menfaatler ile Orta Doğu'daki acenteler arasında iletişimi kolaylaştırmaktı.
Bu bağlamda Rusya, Avusturya, Fransa, Büyük Britanya ve Yunanistan gibi ülkeler, Osmanlı İmparatorluğu'nda kendi posta hizmetlerini icra etmek için izin verildi. Bu hizmetlerin en önemlileri Avusturya, Rusya, Fransa, İngiltere ve İtalya gibi ülkeler tarafından sunuldu.[6]
[1] M. Bülent Varlık, “Bir Yarı-Sömürge Olma Simgesi: Yabancı Posta Örgütleri”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, İstanbul: İletişim Yayınları, 1985, s.1653.
[2] Varlık, a.g.e., s.1654.
[3] Ayşegül Okan, The Ottoman Postal and Telegraph Services in the Last Quarter of the Nineteenth Century, İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınlanmamış Master Tezi, 2003, 1xxxvii.
[4] Varlık, a.g.e., 1655.
[5] PTT Geçmişten Günümüze Posta, s.179.
[6] Douglas B. Armstrong, The Stamp of the Levant Post Offices, Bright & Son, London, s.1913.