
Genelkurmay Başkanlığı kaynaklarına dayanılarak Sahra Postası örgütünün seferberliğin ilan edildiği 20.07.1914 (Gregoriyen takvime göre 2 Ağustos) tarihinin hemen ertesinde kurulmuş olduğu sonucuna varılabilir. Şöyle ki, seferberlikle beraber İstanbul’da Başkomutanlık Karargâhı oluşturulmuştur. Karargâha bağlanan Genelkurmay Başkanlığı’nın yedi şubesi bulunuyordu. Bunlardan 4. Şube, Menzil Genel Müfettişliği olarak adlandırılmıştı ve bünyesinde yer alan 10 birim içinde ayrı ayrı olmak üzere, telgraf ve posta müdürlükleri de vardı. Yurtiçinde her türlü üretim kaynaklarından yararlanılmasını, ulaştırma işlerinin düzenlenip yürütülmesi, orduya ait posta ve telgraf haberleşmesi gibi hizmetlerin yerine getirilmesinden sorumlu olan Menzil Genel Müfettişliği’nin bu yapısı ordu ve kolordu menzil müfettişlikleri olarak yukarıdan aşağıya doğru tekrarlanıyordu. Bu gerçeklerden hareket ederek posta hizmetinin ordu, kolordu ve tümen düzeyine kadar var olduğu sonucuna varılmaktadır. Böyle bir hizmete girişildiğinde en başta düzenlenecek işler arasında yer alması gereken damga yapımı ve dağıtımının geciktiği ve tek tip damgaların kullanılmasının haftalar sonra bile gerçekleşmediği, İstanbul yakınındaki birliklerde bile bu konuda uygulama farklılıkları olduğu eldeki yazışmalardan anlaşılmaktadır. Zaman içinde kullanılmaya başlandığı görülen damgalar yuvarlak negatif (Resim 1) ve tarih bantlı yuvarlak (Resim 2) olarak iki türdü. Negatif damgaların üst bölümünde “sahra postası” deyimi, altında sahra postası numarası yer alıyordu. Yuvarlak tarihli damgaların ise üst bölümünde “sahra postası” deyimi, ortadaki kuşakta tarih ve alttaki bölümde ise sahra postası numarası görülmekteydi. Böylesine iki tip damganın hangi fikirden hareketle yapıldığı tahmin edilemiyor. Bunlara ek olarak sahra postası numarası taşımayan fakat posta için kullanılmış “Umur-u Havaiye Şubesi”, “Kafkas Ordusu Postası”, “Dördüncü Orduyu Hümayun Sahra Postası Şubesi”, “Çöl Kumandanlığı”, “Karargâh-ı Umumi” vb. gibi askeri damgalara da rastlanmaktadır. (Resim 3)
Sahra postası genellikle kara birliklerine atıfta bulunuyor olmakla birlikte savaşın başlangıcından bitimine kadar olan devrede donanmanın ve hava birliklerinin de sürekli yer değiştirdiği unutulmamalıdır. Her ne kadar makalemizin temelinde kara ordusu yatıyorsa da diğer iki gücün yapısına da kısaca değinelim:
Deniz Kuvvetleri
Savaş başladığında Osmanlı donanmasında dört adet eski zırhlı bulunuyordu: Muin-i Zafer, Barbaros Hayrettin (08.08.1915’de battı), Turgut Reis ve Mesudiye (13.12.1914’de battı). Bunlara sonradan Yavuz Sultan Selim (Goeben) ve Midilli (Breslau – 1918 sonuna doğru battı) zırhlıları katıldı. Hafif zırhlı olarak ise nispeten yeni olan Hamidiye ve Mecidiye vardı. Donanmada bunlardan başka sekiz destroyer, yedi torpidobot, on iki kadar hafif silahlı gambot, bir mayın döşeme gemisi mevcuttu. Ayrıca ondan fazla çeşitli işleve sahip destek gemisi de bulunuyordu.
Hava Birlikleri
Savaşa girildiğinde Osmanlı hava gücü Alman Binbaşı Erich Sarno komutasında dördü çalışır durumda altı tayyare, iki deniz tayyaresi ve bir de keşif balonundan ibaretti. Ancak on tane yetişmiş pilot ve daha çok gayrimüslimlerden oluşan bir avuç teknisyen mevcuttu. Yeşilköy’de (Aya Stefanos) Genelkurmay’a bağlı olan hava ve deniz eğitim okulu vardı ve burada dört adet eğitim tayyaresi bulunuyordu. Okul savaş sonuna kadar varlığını korudu. 1916’dan başlayarak İstanbul’un savunması için yine Genelkurmay’a bağlı olan 9. Filo oluşturuldu. 1917’ye gelindiğinde Osmanlı tayyare filoları iki pilotlu tek bir uçaktan 22 uçaklı on üç pilotlu arasında değişen bir yapıdaydı.
Birinci Ordu: 1916’da Boğazların savunması için 2. Deniz Filosu oluşturuldu ayrıca bir de Alman deniz tayyaresi filosu vardı. Bunlar Haliç (Galata) ve Büyükdere’de bulunuyorlardı.
İkinci Ordu: 1916’dan itibaren Güneydoğu Anadolu’da 10. Filo kuruldu. Bu filo, 1917 Rus devriminden sonra Doğu Anadolu’ya kaydırıldı. 1918’de Kafkaslar ve Kuzeydoğu İran’da görev yapan 7., 8., 10. ve 16. filolar vardı. Ayrıca 3. Deniz Filosu da bunların arasındaydı. Bazen adına rastlanan 17. Filo ise yalnızca tabela olarak mevcuttu.
Üçüncü Ordu: İkinci Ordu’da anılan 7. ve 8. filolar 1916-1917 arasında burada da görev yaptı.
Dördüncü Ordu: Bünyede 1916’da 3. ve 4. filolar ile Alman 300. Paşa Filosu yer alıyordu. 1917’de Şam’da bir hava üssü mevcuttu ve bölgede yukarıdakilere ek olarak 14. Filo ile Alman 301., 302., 303. ve 304. Paşa Filoları görevliydi.
Beşinci Ordu: 1915’den itibaren Çanakkale muharebeleri ve savaş boyunca 1., 5., 6., 12. filolar ile 1. Deniz Tayyaresi Filosu ayrıca 1., 2., ve 3. balon keşif birimleri görev yaptılar.
Altıncı Ordu: 1916 boyunca 2. ve 12. (daha sonra 13 olarak değişti) filolar Irak’ta konuşlandılar. 1917’den savaş sonuna kadar ise Orta ve Kuzey Irak’taki Bağdat, Samarra ve Musul hava üslerinde 2., 11., ve 13. filolar yer aldı. Ayrıca 1. Balon birimi de bulunuyordu fakat aktif göreve çıkmadı.
Yıldırım Orduları: Yedi ve Sekizinci ordular bu adla birleştirildiğinde 3., 4., ve 14. filolarla birlikte Alman 300., 301., 302., 303., 304 ve 305. Paşa Filoları görevliydi.
Dokuzuncu Ordu: Herhangi bir hava birliğine sahip değildi.
Kara Kuvvetleri
Konum konusuna geçmeden önce Osmanlı kara ordusunun yapısının kısaca gözden geçirilmesinde yarar vardır. Savaş boyunca 9 Ordu, 22 Kolordu, (ayrıca Irak ve Havalisi Kolordusu, I. ve II. Kafkas Kolorduları, Hicaz Kolordusu), 65 piyade tümeni, 8 Kafkas Tümeni, 3 Süvari tümeni, Van Jandarma Tümeni, ayrıca Kuvve-i Seferiye birlikleri, 177 Alay gibi özel birlikler görev yaptı. Başlangıçta, 05.08.1914 seferberliği ile birlikte üç ordu kuruldu, diğerleri savaş boyunca bunları takip etti, zaman zaman birleştirilen veya ayrılan birliklerin, bir cepheden diğerine sevk edilen birliklerin varlığı gözlendi. Bununla beraber genel bir fikir vermesi bakımından orduların durumu aşağıda özetlenmiştir.
Birinci Ordu
İkinci Ordu
Üçüncü Ordu
Dördüncü Ordu
Beşinci Ordu
Altıncı Ordu
Yedinci Ordu
Sekizinci Ordu
Dokuzuncu Ordu
Şark Orduları Grubu
Yıldırım Orduları Grubu
Avrupa Cepheleri
*Bu aydınlatıcı makale, büyük bir özenle ve ayrıntılara dikkat ederek, bu alanda yılların deneyimine ve uzmanlığına sahip olan Turhan Turgut tarafından kaleme alınmıştır.